18 Şubat 2013 Pazartesi

Seans

Hatırladığım, inceden uzunca bir koridor. Puslu biraz. Bulunduğum yerin adında uzun uzadıya tamlamalar bir de duvarların öte yanında bitmeyen sesler. Karşımda bir kadın ve unvanlar dolu bir kartviziti. Hepsi bu. 

Bana 'kendinden bahseder misin' diyerek girdi söze. Ağzımdan taşan cümleleri bir araya getirmeye çalıştım evvelce. Sonra derin bir  nefes alıp başladım anlatmaya. Akrep, yelkovanın izini sürdü. Nereden, nerelere geldiğimin farkında değildim. Kendime geldiğimde gördüğüm, kadının yüzündeki başlangıca ait sakin, soğukkanlı, kendinden emin ifadenin yerini şaşkınlığa, biraz üzüntüye ve endişeye bıraktığıydı. 'Bu anlattıklarınız'dedi. 'Çok zor şeyler ve sanırım defalarca sürdürmemiz gerekecek. Daha çok burada misafirimiz olacaksınız.' 

'Durum o kadar mı karmaşık yani diyorsunuz' dedim. 

Gözlerime baktı, evet der bir hareketle başını salladı ve 'Canınızı bu denli yakan, kırıcı, üzücü, tatsız, keder içeren silsilenin sıfır noktası her neresiyse; o başlangıca gitmeliyiz icab ederse, çocukluğunuza'. dedi. 'Gerek var mı' dedim. Sizin bir saatte duyduğunuz; "rahimden kurtarılması imkansız bir kürtajın hikayesi". "Benim onlarca yılıma yetmedi. Bence o çocuğu da aramayın boşuna. Vakti zamanında aldılar, derinimden..."

Hanımefendi; 'içimdeki çocuk, eylülün yağmurlu bir akşamı' öldürüldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder