27 Mayıs 2018 Pazar

HERHANGİ BİR ZAMAN

Herhangi bir yerde, herhangi bir zamandı.

Uzak ufukların rotasında seyreden gemilerin ve şehirlerarası vapurların hüznüne yaslamıştık ömrümüzün solgun akşamını. Anımsadın mı hani ay ışığı değmişti yanık tenine o akşam, deniz kıyısında. Bütün şehrin üstünü örtercesine, kalbi kırık bir şarkı derinden gelip uyutuyordu hatıraları. Yollar uzanmıştı bir de mesafeler aramıza bir de ellerimizden kayıp giden mevsimler. Dalgalar değerken sessizce kıyılara, saçlarını usul usul savuruyordu rüzgar. Saçlarından öptüm. Bir kaç kadeh daha devam ettik hayal kurmaya. Sarhoş olunca hayallerimiz sustun bir süre, ben gözlerinde kaldım. Suskunluğun bütün manzarayı aldı koynuna. Gülümsedin, sanki severmiş gibi. Gülüşünden öptüm. Kanatlanıp göğsümde ürkek bir güvercin, sanki uçup gidecekmiş gibiydi, gökyüzü parlament maviydi birazcık da mora çalıyordu. Üşüdük. Uzak ufuklarda rotasında seyreden gemilerin hüznüne yaslamıştık ömrümüzün o solgun akşamını. Herhangi bir yerde, herhangi bir zamandı.

20 Mayıs 2018 Pazar

BODRUM’DA AÇAN ÇİÇEKLER

Çünkü seninle nefes aldığımızı hatırladığımız Bodrum'da yaşamayı sevdim ben, hiç yürümediğim caddelerle sayende tanıştım, bak o gece Eskici'de geçmişi anımsadım.

Yorgo'nun yerinde sabahı karşılarken yaşanabilecek güzelliklerin de var olduğuna inandım. Bembeyaz evlerle konuştum, dertlerini dinledim bütün begonvillerin. Yüzdüğümüz koyların masmavi sularında butun günahlarımdan arındım. Sokağımızın başındaki plajdan topladım çakıltaşlarını.
Manavdan sipariş ettim sevdiğin envai çeşit meyveyi. Bitez'den Gümbet'e yürürken rakımı sıkıştırıp kolumun arasına balıkçı Haydar'dan taze balıklar aldım ikimize. Derya kuzusu bunlar diye diye üzerlerine su serpiyordu yine. Ortakent'te dalgalar öpüyordu o sıra kıyıları.

Göz göze geldiğimiz insanları selamladım yolda, hiç tanımamama rağmen. Kuşlarla konuştum, ağaçlara gülümsedim, balıklara göz kırptım. Bir zamanlar bütün yalnızlık öykülerini ve aczimi dinleyen Bodrum Kalesi'ne karşı kadehimi kaldırdım.

Dünyanın bütün yüklerini aldım omzuma, yeter ki değmesindi o güzel kalbine hiç bir sıkıntı.. Yel değirmenleri ve Zeki Müren şahitti. Saçlarının kokusunda esir kaldım, gözlerinin içinde kayboldum, kendime hiç dönmek istemedim, saatimi bileğimden söküp attım, telefonumu kapadım yanında vakit geçmesindi. Eğer yanında yaşadığıma deniyorsaydı ömür, o yaz hiç bitmesin istedim.

Ve o günler de boğulmayasın diye derin yaralarımdan hiç bahsetmedim sana çünkü varlığında açan çiçekler vardı.

13 Mayıs 2018 Pazar

Ana Gibi Yar Olmaz

Anneler Günü bugün, anılar arasından bir şeyler geliyor aklıma. 2001 sene. Ankara Mamak. Askere gitmişim. Sabah 4 kalk. Akşam 9 koğuşa çekil. Kar, kış kıyamet. Cep telefonu yok. Sosyal medya öyle facebook ınstagram hak getire. Telefon kartı henüz çipli değil. Kaset bantını sarardık pritle o dönemki telefon kartlarına yapıştırır telefon kulubesinde cebelleşir bir kaç dakika ve bedavadan 100 kontor yüklerdik.

Kemal vardı koğuşta yanık sesli. Acemiliğin ilk günleri. Solcu. Türkü repertuarı geniş. Ahmet Kaya zaten askerde en çok dinlenen. Uzak ufuklara otobana ve özgürlüğe giden bir tepe var akşam yat verilince gizlice oraya kaçardık. Kemal söyler biz gözler nemli. Uzaklara dalardık. Ben ketum. Kendimi tutarım. Ama koyverdim bir gece. Kemal yanık sesiyle okudu Ahmet Kaya'dan. O başladı şiiri ben okudum.. Beni burada arama. Arama anne. Kapıda adımı, adımı sorma. Saçlarına yıldız düşmüş. Koparma anne ağlama. Ne garip duygu şu ölmek. Öptüğüm kızlar geliyor aklıma. Bir açıklaması vardır elbet. Bağışla beni güzel annem. Oğul tadında bir mektup yazamadım diye. Kızma bana. Elleri değsin istemedim. Gözleri değsin istemedim. Ağlayıp kokluyacaktın. Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda. Yaşamak ağrısı asıldı boynuma. Oysa türkü tadında yaşamak isterdim. Ölmek ne garip şey anne.. Bir solukta okudum, yağmur başladı. Bizim beş kişilik tayfanın gözleri ağlamaklı. Herkes koğuşlara giderken telefon kulübelerine koştu. Annesine iyi akşamlar dilemek için. Biri sıra beklerken ulan dedi "sesini değerlendir ne içli okudun öyle bilader ama haklı be Ahmet abi, oğlum kiymetini bilmemiz lazım valla billa ana gibi yar olmaz!"

Ben de sıradaydım aradim anamı iki kelam ettik hal hatır. İyimiş. Haftasonu ziyaretime gelecekmiş.

Seni Yitirmek

Bir zamanlar çok severken, ellerinin arasından kayıp giden insanı kaybetmenin tarifsiz acısını daha derinlerinde hissetmemek için kendini kendinde bırakmayıp dağıldıkça ve şimdiki haline geleceğini bilmeden toparlayamaz sanarak parçalarını etrafına saçtığında yeniden başlıyormuş hayat. Her yenilgide küllerinden yeniden doğmanın insanın kader taşlarını dizmek için olduğunu anlıyormuşsun. Aldığın dersleri ve mağlubiyetlerini takip ederek ulaşıyormuşsun büyümeye. Her yıkılışın aslında yeniden ayağa kalkman için, her terk edilişin yeniden sevmen için. Yalnızlık dahil. Kimseye ihtiyaç duymadan. Kaybederken, kaybettiği yerden başlayarak buluyormuş meğer kendini insan. Çok sonra avuçlarınızın arasından kayıp giden insana yeniden rastladığınızda o vakit diyebiliyorsunuz, her şeyin bir zamanı vardı. Benliğime kavuşmam için seni yitirmem gerekiyormuş.

6 Mayıs 2018 Pazar

Umarım

Umarım hayat sana bir ömür boyunca yanında olacak ve omzuna başını yaslandığında huzur bulacağın kişiyi geçmişinde nasıl kaybettiğini gösterir.