29 Nisan 2018 Pazar

Anılarla, hayal kırıkları arası bir yerdeyim

Annem sabah namazına kalkar önce Allah'a, çocuklarının istikbali ve ailesinin dirliği için dua eder, manevi sorumluluğunu yerine getirdikten sonra saat beş gibi işe gideceklere kahvaltı hazırlamaya, çayı demleyerek başlar, kısıtlı imkanlarla doldurulmaya çalışılmış buzdolabındaki malzemelerden harikalar yaratırdı. Aile hayatımızın var olduğu zamanlarda en sevdiğim şey şüphesiz annemin tebessüm dolu yüzü ve sabah kahvaltılarıydı.

Babam deri işinde çalışırdı. Günde on veya onbeş mont diker belki de vitrinlerde gördüğünüz o cafcaflı pahalı şeylerin bir kısmını o imal ederdi. Ben henüz 15 yaşındayken bizim apartmanın boyundan çok borca, babamın insanlara güvenmesi yüzünden batmıştık. Ortak iş yaptığımız yakınlarımız dahi bize kazık atmıştı. İcralar, hacizler, kuru soğan ekmek.

Seneler çok zor geçti.

Hayatımı aileme yardım etmekten ibaret gören benim için gelecek hayaldi artık. Bir yar ile elele tutuşmak, sinemaya gitmek, bir çay içmeye sahil kıyısına inmek bile lükstü. Çünkü çay ücretini ödeyecek param bile yoktu. Beş seneye yakın sürdü. Araya çok ama çok zor biten bir askerlik ve sabah yediden gece ikilere dek çalışılan bir hayat girdi.

Birini sevdim o sıra. Öyle güzel, öyle benleymiş gibiydi ki; onu rüyalarımda görmek için bile dua ederdim. Geçen her an, bu ölümlü yaşamda biriktirdiğim en güzel anılardı. Fakat yolumuz hiçbir yere çıkmadı bir gün. Ayrıldık.

Annem öldü bir gece.

Dünya başıma diğer bütün galaksileriyle beraber yıkıldı. Öldüğü gece hastanedeydim, Durum kritik bir kaç saate kaybedebiliriz diyen doktorun gözlerine bakıp çok ama çok küçük bir ümit aradım. Donuk ve manasızca öldü dedi. Yağmur yağıyordu dışarıda, ıslandım. Şiddetli ağladım. Alkolle yıkandım, acımı dindirebilmek için. Şehirler dolaştım. Kendimi aradım. Yollarda kayboldum. Tamamen kaybolmak istedim yeryüzünden. Hiç kimseyi görmeye tahammülüm yoktu. Kendimi bile. Uçsuz bucaksız bir uçurum kıyısına gelmiştim. Ben dayanılmaz her şeye dayanabilmiştim. Dayanmayı öğretiyormuş meğer hayat! Nen var demiştin ya, gözlerime değil de uzaklara bakıyorsun neden? Anılarla, hayal kırıkları arası bir yerdeyim. Sana bakarken uzaklara dalıp gitmem bu yüzdendi, bil istedim.

22 Nisan 2018 Pazar

Bazı Anlar

Bazı anlar öyle bir geçer ki. Hatırası kalır geriye. Şiirlerde, şarkılarda, filmlerde veya bir kitabın sayfalarında çıkar karşına. Dün gibidir.

Bazı anlar öyle bir kalır ki, izleri tazedir hep, bugüne aitlerdir.

Rastlamana gerek kalmaz hiçbir yerde, yaşaman yeterlidir.