25 Şubat 2018 Pazar

Yakamoz

“Güneşi avucuma dikip mayın tarlalarının içinden, çocukluğumdaki düşlere yetişmek ister gibi koşarak geldim bir pazar günü sana. Masumiyetinden damlayan yağmur tanelerini örttüm üzerime, sıkıca sarıldım yakamoza borçlu olduğumuz ilk geceye. Gün yüzünü artık gül yüzüne çeviriyor ay parçam, o günden sonra her pazar, sessizce büyürken sen içimde.”

“Ben yazdım”, dedim. Nasıl olmuş?

Bir yandan kahveyi pişiriyor, bir yandan bana geçen bütün günün hikayesini soluksuz anlatmaya çalışıyor, bir yandan da endamıyla büyülüyordu. Arkası dönük izliyordum oturduğum yerden büyülü güzelliğini. Bir sigara yaktı.. Çok güzel bayıldım, dedi yeni mi yazdın? Ve cevabımı duymayı beklemeden "Aşkım dur söyleyeceğim fakat Beyoğlu’nda Ceylan Ertem konseri varmış yarın, Yıldızlararası vizyona girmiş, şirkette bugün sorma neler oldu, annemler gelecekmiş hafta sonu bu arada bize, hadi yapayım kahveyi de, dizimiz başlar birazdan izleyelim derken lafını böldüm ve "sesinden ısırmak istiyorum şimdi seni" deyiverdim.

Nasıl bir tatlı tebessüm oluştu dudak sızısında, anlatamam.

“Gözlerinin kalbime baktığı o yerde öyle derin bir sen var ki” dedim.”Bana bunları işte o yazdırıyor..” Dolu dolu gözlerle, "Ahhh canım sevgilim” dedi. “Ağlatcan beni o nasıl bir cümleydi öyle. Seni çok seviyorum adam. Aklının alamayacağı kadar çok be.” Hiç kimse bana bu kadar güzel ve içtenlikle "seni seviyorum" dememişti o güne kadar. O'na bir kez daha aşık olduğumu fark ettim sonra...