Uzak ufukların rotasında seyreden gemilerin ve şehirlerarası vapurların hüznüne yaslamıştık ömrümüzün solgun akşamını. Anımsadın mı hani ay ışığı değmişti yanık tenine o akşam, deniz kıyısında. Bütün şehrin üstünü örtercesine, kalbi kırık bir şarkı derinden gelip uyutuyordu hatıraları. Yollar uzanmıştı bir de mesafeler aramıza bir de ellerimizden kayıp giden mevsimler. Dalgalar değerken sessizce kıyılara, saçlarını usul usul savuruyordu rüzgar. Saçlarından öptüm. Bir kaç kadeh daha devam ettik hayal kurmaya. Sarhoş olunca hayallerimiz sustun bir süre, ben gözlerinde kaldım. Suskunluğun bütün manzarayı aldı koynuna. Gülümsedin, sanki severmiş gibi. Gülüşünden öptüm. Kanatlanıp göğsümde ürkek bir güvercin, sanki uçup gidecekmiş gibiydi, gökyüzü parlament maviydi birazcık da mora çalıyordu. Üşüdük. Uzak ufuklarda rotasında seyreden gemilerin hüznüne yaslamıştık ömrümüzün o solgun akşamını. Herhangi bir yerde, herhangi bir zamandı.
27 Mayıs 2018 Pazar
HERHANGİ BİR ZAMAN
Herhangi bir yerde, herhangi bir zamandı.
Uzak ufukların rotasında seyreden gemilerin ve şehirlerarası vapurların hüznüne yaslamıştık ömrümüzün solgun akşamını. Anımsadın mı hani ay ışığı değmişti yanık tenine o akşam, deniz kıyısında. Bütün şehrin üstünü örtercesine, kalbi kırık bir şarkı derinden gelip uyutuyordu hatıraları. Yollar uzanmıştı bir de mesafeler aramıza bir de ellerimizden kayıp giden mevsimler. Dalgalar değerken sessizce kıyılara, saçlarını usul usul savuruyordu rüzgar. Saçlarından öptüm. Bir kaç kadeh daha devam ettik hayal kurmaya. Sarhoş olunca hayallerimiz sustun bir süre, ben gözlerinde kaldım. Suskunluğun bütün manzarayı aldı koynuna. Gülümsedin, sanki severmiş gibi. Gülüşünden öptüm. Kanatlanıp göğsümde ürkek bir güvercin, sanki uçup gidecekmiş gibiydi, gökyüzü parlament maviydi birazcık da mora çalıyordu. Üşüdük. Uzak ufuklarda rotasında seyreden gemilerin hüznüne yaslamıştık ömrümüzün o solgun akşamını. Herhangi bir yerde, herhangi bir zamandı.
Uzak ufukların rotasında seyreden gemilerin ve şehirlerarası vapurların hüznüne yaslamıştık ömrümüzün solgun akşamını. Anımsadın mı hani ay ışığı değmişti yanık tenine o akşam, deniz kıyısında. Bütün şehrin üstünü örtercesine, kalbi kırık bir şarkı derinden gelip uyutuyordu hatıraları. Yollar uzanmıştı bir de mesafeler aramıza bir de ellerimizden kayıp giden mevsimler. Dalgalar değerken sessizce kıyılara, saçlarını usul usul savuruyordu rüzgar. Saçlarından öptüm. Bir kaç kadeh daha devam ettik hayal kurmaya. Sarhoş olunca hayallerimiz sustun bir süre, ben gözlerinde kaldım. Suskunluğun bütün manzarayı aldı koynuna. Gülümsedin, sanki severmiş gibi. Gülüşünden öptüm. Kanatlanıp göğsümde ürkek bir güvercin, sanki uçup gidecekmiş gibiydi, gökyüzü parlament maviydi birazcık da mora çalıyordu. Üşüdük. Uzak ufuklarda rotasında seyreden gemilerin hüznüne yaslamıştık ömrümüzün o solgun akşamını. Herhangi bir yerde, herhangi bir zamandı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Mutlu değilsin sanki, hiç gülmüyorsun, diyorlar eski bir kürtaj hikayesi, diyorum içimdeki çocuğu aldılar!
-
Ürkek kapılardan geçerek, öldürdüğüm inançlarımı sorguluyorum bu gece... Vakit; gece yarası.. Cebindeki bozuklar gibiyim, durmadan harcan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder