13 Mayıs 2018 Pazar

Ana Gibi Yar Olmaz

Anneler Günü bugün, anılar arasından bir şeyler geliyor aklıma. 2001 sene. Ankara Mamak. Askere gitmişim. Sabah 4 kalk. Akşam 9 koğuşa çekil. Kar, kış kıyamet. Cep telefonu yok. Sosyal medya öyle facebook ınstagram hak getire. Telefon kartı henüz çipli değil. Kaset bantını sarardık pritle o dönemki telefon kartlarına yapıştırır telefon kulubesinde cebelleşir bir kaç dakika ve bedavadan 100 kontor yüklerdik.

Kemal vardı koğuşta yanık sesli. Acemiliğin ilk günleri. Solcu. Türkü repertuarı geniş. Ahmet Kaya zaten askerde en çok dinlenen. Uzak ufuklara otobana ve özgürlüğe giden bir tepe var akşam yat verilince gizlice oraya kaçardık. Kemal söyler biz gözler nemli. Uzaklara dalardık. Ben ketum. Kendimi tutarım. Ama koyverdim bir gece. Kemal yanık sesiyle okudu Ahmet Kaya'dan. O başladı şiiri ben okudum.. Beni burada arama. Arama anne. Kapıda adımı, adımı sorma. Saçlarına yıldız düşmüş. Koparma anne ağlama. Ne garip duygu şu ölmek. Öptüğüm kızlar geliyor aklıma. Bir açıklaması vardır elbet. Bağışla beni güzel annem. Oğul tadında bir mektup yazamadım diye. Kızma bana. Elleri değsin istemedim. Gözleri değsin istemedim. Ağlayıp kokluyacaktın. Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda. Yaşamak ağrısı asıldı boynuma. Oysa türkü tadında yaşamak isterdim. Ölmek ne garip şey anne.. Bir solukta okudum, yağmur başladı. Bizim beş kişilik tayfanın gözleri ağlamaklı. Herkes koğuşlara giderken telefon kulübelerine koştu. Annesine iyi akşamlar dilemek için. Biri sıra beklerken ulan dedi "sesini değerlendir ne içli okudun öyle bilader ama haklı be Ahmet abi, oğlum kiymetini bilmemiz lazım valla billa ana gibi yar olmaz!"

Ben de sıradaydım aradim anamı iki kelam ettik hal hatır. İyimiş. Haftasonu ziyaretime gelecekmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder