Saçlarını kokladığım her an Tanrı'nın müjdelediği cenneti aklıma getirdim. Biliyor musun uçurum kıyısında kaderime doğru, denizin hırçın dalgalarına taş atarken ve hiç olmadığım kadar sensizken minik serçeler uçuşuverdi kalbimde. Pazardı ve kimsesizlikten geliyordum üstelik. Sen, ahu gözlüm ah sen ömrüme baharı fısıldadın gelişinle. Sayende çocukluğuma döndüm. Teşekkür ederim. Dönme dolapta mahsur kaldım olsun, çarpışan arabayı ehliyetsiz kullandım. Kapı zillerine basıp kaçmaya yeltendim. Sokak ortasında topa sertçe vurup komşu teyzelerin camını kırmayı planladım. Saklambaç oynuyordu mahallenin bebeleri, aralarına katıldım en önce seni bulmak istedim. Ama sen derinlerime saklanmıştın. Hiç kaybetmeyecekmişcesine bulup ömrüme yazdım. Yaşama inanmaktan vazgeçmişken, tuttun sen de ellerimden beni ölesiye yaşamaya inandırdın.
Çünkü; "Ölmekten korkma" dedin, gözlerime bakıp. "Biz seninle, hayattan vazgeçenlere inat bir ömrü birbirimizden hiç vazgeçmeden yaşayacağız."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Mutlu değilsin sanki, hiç gülmüyorsun, diyorlar eski bir kürtaj hikayesi, diyorum içimdeki çocuğu aldılar!
-
Toprak kokuyorum bugün, biraz da börtü böcek. En zor zamanlarımda dizlerine yaslardım ya başımı, aynısını yaptım yine. Senle konuşmayı çok ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder