Bak sevgilim, biraz kendimden bahsetmek istemiyorum yine. Misal, eski bir pikapım var. Zeki Müren plakları, şarkıları dinliyorum akşamları şimdi olduğu gibi sonra rakımı peynire katıyor ve geceleri ağlayıp duruyorum. Ama ağlamak insani. Zayıflık değil. Ben mutluysam ağlarım yani haberin olsun. Bir de kaybettiklerim, kazancımdan çoksa. Ki çok fazla. Sulu göz hiç değilim. Kesseler ağlamam. Yani seni seviyorum. Seni özlüyorum. Çok güçlüyüm yani böyle de. Bir gün sen de gidebilirsin diye aklıma düştü bir şüphe şimdi. Olabilir hayat bu. Kimseyi zorla tutma hakkına sahip değilim. Kimseyi beni sevmesi için etkileme, zorlama hakkına sahip olmadığım gibi. Yani ben buyum. Tuhafım. Seni de özlüyorum. Kimse anlamasın beni diye uğraşıp durdum yıllarca. Böyle nefes alıyorum. Acılar yaşadım, kıyımlar, mezarlar gördüm. Kimse bilmez bir de bu sırrımı, gece yarıları annemin toprağına sarılıp uyudum. Yani lafın özü, yüzleri anımsayamıyorum gelip giden, gidip hiç gelmeyen. Yani ben önce hayatıma girip, bir süre sonra gidip sonra hiç gelmeyenleri gördüm hayatım boyunca. İtiraf edeyim, sen bana onur verici bir şey yapıyorsun şimdi, farkında olmadan, beni seviyorsun. Bu dünyanın sonu, bu yağmurların uzaya yağması, bu galaksinin felç olması, bu güneşin karlarda erimesi gibi bir şey. Bu sineklerin balinaları yemesi gibi hatta. Yani anlam, bu hayatı unutmak. Seni sevdim, seviyorum, sever miyim sonrası, bilmiyorum. Ama sen beni sevdikçe ben çoğalıyorum. Sen beni sevdikçe, cesedim ruha üfleniyor. Yeniden doğuyorum. Ha ne fallara, ne hayatın çok güzel olduğuna be de reenkarnasyona inanmam. Ama yeniden hayata gelmek dedikleri şey, sabahları kollarımın arasında uyanmandı bunu da unutma..
ÖDÇ
ÖDÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder