3 Nisan 2016 Pazar

Son Dem

"Sen neredeydin bugüne kadar?" dedi. Zaman ve mekanın önemli olmadığı anlar vardır. Gözlerden yaşlar yola çıkar, damlalar ha düştü ha düşecek olur ya, derin bir suskunlukla karşılamaya çabaladığım lakin içimde fırtınalarla dolu bir andı benim için. Nasıl anlatsaydım?

Seni tanımak için öyle güç engelleri aştım ki diye söze başlayıp, canımı acıttıklarından mı bahsetseydim, büyük umutlarla yola çıkıp en büyük hüsranlardan geldiğimden mi dem vursaydım yoksa karşına çıkabilmek için epey yara bere aldım mı deseydim? kafam çok karışıktı. Filler ve çimenler hikayesi.

Dedim ki; Alnına yazılanı yaşarmış insan derler ya işte sen benim alınyazımmışsın. Ve bil ki; sana ulaşabilmek için çok zor yollardan geçtim, çıkmaz sokaklardan çıktım, hiç bitmeyecek sandığım kötü günleri geride bıraktım. Mutlu da oldum yalan yok. Ama çok kısa sürdü. Geriye baktığımda şimdi . Yaşarken öldüm sandığım, bir başka hayatı ümit ederek katlandığım koca bir hayat. Kalbimin kırıldığı zamanlarda seninle birlikte yeniden doğacağımı bilmeden, bilemeden çok hırpalamışım kendimi. Biliyor musun hepsi sana ulaşmak içinmiş. Şimdi anlıyorum. Hayat önce alıyormuş parça parça hayallerinden sonra damıtılmış vuslatla ve yürek yangınlarıyla dolu günler, aylar, yılları aşmanı istiyormuş. Sabretmeyi ve dayanmayı öğrendiğinde saadeti tattırıyormuş.

Sen benim yeryüzündeki bütün geçen zamanlardan öte beklediğimsin, sen benim mutluluğa açılan pencerem, son demimsin..

Gözleri gözlerimdeydi, elleri ellerimde. Derin bir soluk alıp sözümü içime fısıldadım; "Kıyamadığım, şimdi yerine oturuyor bütün hatıralar. Ben buradaydım ve rastlaşmamız için bütün bunları yaşamam lazımmış.. Yalnız senin de karşıma çıkman için koca bir hayatı aşman gerekiyormuş. Ne derler hem; tesadüf sandığımız şeyler uzun bir yolculuktan sonra kadere çıkar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder