23 Nisan 2010 Cuma

bir dalga boyu mutluluğa yakındık

   Sütsüz geçen bebeklik terkedişleriminden bir parça yarım kaldım.tanrı yoktu peygamber izne çıktı, en yakın mahalle arkadaşım azrail oldu.saklambaç, körebe gibi saçma salak çocuk uydurmalarından sağ çıktım... 

   tarifsizdim.kapım çalmıyordu hiç bir aşka..ben rahimden kurtarılması imkansız bir kürtajdım... 
ölü doğdum! gözlerimi dikişlerinden açtılar! hipokrat yeminli beyaz önlüklüler.bir yeminle tutundum.şimdi uçurumdan senler misafirim.

sen!

  seni anlatamadan evvel abdest alınmalı buyurdu kutsal zırvalar.elim terli.düştün kirpiklerimden avuçlarım kanarken.nefesimi tuttum bir süre.gaz açıktı ocağın vanası acımasız..

bir dalga boyu mutluluğa yakındık,bir okyanus kadar uzakmışız meğer..

   meçhul bir enkazın kemiklerinden biriydim artık.onca acıya çanak çürüyen etlerimin ardından,kına geceleri telaşıyla, biraz da hırpalayarak.alnımın üzeri hitit yazıtlarıyla sendin.kemiklerim köpeklere dağıtıldı.ayranlar mevlütlerde pilavla verildi.açlığını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen insanlar davet edilmişti.arapça bir kulaklarından girdi diğerinden çıktı.anlamıştım ki abdest dümenine o ay su faturası girecek...!

  ben hala dalgaya bir adım yakın olmamızın masalına yedi cüceler öldürüyordum..pamuk prenses haklı çıkmıştı... bir nebze; kurbağalar grevdeyken, biraz da evde kalma korkusundan.

kutsal ayetler pulsuz zarflar içinde yollandığından beri kör adresime; buyurdu ki....

acıdan helak olacaksın bak araf..sure bilmem kaç.tüm kavimler tattı...
sen!
bre zamane firavunu...

sen! iblisin çocuğu...
kadın ve aşk senin yara izin..!
ve sen durmadan yaralanacak, durmadan kanayacaksın....

 ÖDÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder