Sütsüz geçen
bebeklik terkedişleriminden
bir parça yarım kaldım.tanrı yoktu
peygamber izne çıktı,
en yakın mahalle arkadaşım
azrail oldu.saklambaç,
körebe gibi
saçma salak çocuk uydurmalarından
sağ çıktım...
tarifsizdim.kapım çalmıyordu hiç bir aşka..ben rahimden kurtarılması imkansız bir kürtajdım...
ölü doğdum!
gözlerimi dikişlerinden açtılar!
hipokrat yeminli
beyaz önlüklüler.bir yeminle tutundum.şimdi uçurumdan senler misafirim.
sen!
seni anlatamadan
evvel abdest alınmalı
buyurdu kutsal zırvalar.elim terli.düştün kirpiklerimden
avuçlarım kanarken.nefesimi tuttum bir süre.gaz açıktı
ocağın vanası
acımasız..
bir dalga boyu
mutluluğa yakındık,bir okyanus kadar
uzakmışız meğer..
meçhul bir enkazın
kemiklerinden biriydim
artık.onca acıya çanak çürüyen
etlerimin ardından,kına geceleri telaşıyla,
biraz da hırpalayarak.alnımın üzeri
hitit yazıtlarıyla sendin.kemiklerim
köpeklere dağıtıldı.ayranlar mevlütlerde pilavla verildi.açlığını doyurmaktan
başka bir şey düşünmeyen
insanlar davet edilmişti.arapça bir kulaklarından girdi
diğerinden çıktı.anlamıştım ki abdest dümenine
o ay su faturası girecek...!
ben hala dalgaya
bir adım yakın olmamızın
masalına
yedi cüceler öldürüyordum..pamuk prenses haklı çıkmıştı...
bir nebze;
kurbağalar grevdeyken,
biraz da evde kalma korkusundan.
kutsal ayetler
pulsuz zarflar içinde yollandığından
beri kör adresime;
buyurdu ki....
acıdan helak olacaksın
bak araf..sure bilmem kaç.tüm kavimler tattı...
sen!
bre zamane firavunu...
sen!
iblisin çocuğu...
kadın ve aşk senin yara izin..!
ve
sen durmadan yaralanacak,
durmadan kanayacaksın....
ÖDÇ
23 Nisan 2010 Cuma
8 Nisan 2010 Perşembe
müze
en çok acıttığın yeri mühürledim!
kimse giremiyor,biraz müze havası var kalbimde..
ziyaretler geçici,bir bakıp çıkıyorlar...
ÖDÇ
gözleri kül yağan adam
hiç çekilmediğimiz,
evlilik fotoğrafları sökülüyor panjurlardan..
annen haklıydı, gözleri durmadan kül yağan; kronik acılarını leğen kemiğinde kıran parça tesirli hissiz bir cümleydim ben...
gökyüzünden altyazılar geçtiğinde onbin kilometre uzaktım kara parçana.sahte ümitlerle dolu kalbim hala kokunu morfin gibi batırıyordu ruhuma.avuntunun fermanı yok.acının dili bir.dilsizim..
Oysa cam kenarı tebessümündeydi yolculuğum.bir cemreydin Sen, göz kapaklarıma düşen.. ağlayamıyordum, kaybetmeyeyim diye seni.eşkalini veremiyordum dağılıyordum.tarif etsem sana aşık olmalarından korkuyordum! mabedimin başrolündeydin, sana tapınıyordum,beş vakit!
portmantoya asmıştın idamımı.kemiğin dili yoktu.anlatamıyordum.sek vodka gibi.renk körüydüm senin kızılını seçebiliyordum yalnızca.her yer sepya.hüzün kokuluydu.ben ümitle kırık hayallerime basmadan, ayaklarımın camdan kesiklerine tuz basıyordum.inanıyordum seni çok fazla seviyorum;ömrümün sonuna dek seni seveceğim demene..
cennetinin en fiyakalı yerlerini içiyordum,saçlarının kokusunu mesela..!
dudaklarının tadı ilk sevabımdı fani bedenimin yeryüzünde tattığı.aklımın defterlerini yazıyordum sondan başa.minik ellerinin haritası çıkmıştı avuçlarıma..
şimdi,her saniyemizi geçiriyorum kör gözlerimden.odama kapanıp günlerce ağladım.kan aktı kül aktı ama yaş akmadı.göz kapaklarıma tutunuyordun çünkü ilk yağmurda..!
tanrı korusun..
yalanların okyanusunda cam vazomdaki balıkları öldürüyordum.her gün ben açsam; onları fazla fazla doyuruyordum.şişip yüzeye çıktıklarında.bak bende senin bana yaptığını yapıyorum bende öldürüyorum sevdiğim canlıları diyordum! mutlu oluyordum ama senin kadar acımasız olamıyordum.dudaklarının sonsuza uzanacak mührü geliyor da aklıma.susuyorum.şuurum gidiyor.dileniyorum.direniyorum.her gece seni anıyorum, mumlar yakıyorum odamda..
hani öyle yapacaktık ya aşk..
ışıklar olmasın mumlar yeterdi hayalimiz..
hatta evi yakacaktık..
oysa şimdi, uçak kazasında kaybolmuşsun da geleceksin gibi her gece seni bekliyorum ve gelmeyeceğini anlayınca gecenin köründe..(arapça mırıldanıldığı saatler oluyor semt megafonlarından..)
bu zaman dilimi,bir yerimi kesiyorum.çentik atıyorum vücuduma.hapishanede gün sayıyorum gibi!
mahkumlar duvara, ben sana mahkum tenime..
ölümün korkusu değil, özlemini içiyorum kadehlerde..
gece tuttu beni kusacağım.ruhumun ıssız sensiz dumanlı makyajsız tiratını.uzatmaya gerek yok.ben sensiz yapamıyorum...
tutkunum..
kolum,dilim,dudağım,kalbim...
ruhum..
hep bir parçam eksik kalacak...
ÖDÇ
annen haklıydı, gözleri durmadan kül yağan; kronik acılarını leğen kemiğinde kıran parça tesirli hissiz bir cümleydim ben...
gökyüzünden altyazılar geçtiğinde onbin kilometre uzaktım kara parçana.sahte ümitlerle dolu kalbim hala kokunu morfin gibi batırıyordu ruhuma.avuntunun fermanı yok.acının dili bir.dilsizim..
Oysa cam kenarı tebessümündeydi yolculuğum.bir cemreydin Sen, göz kapaklarıma düşen.. ağlayamıyordum, kaybetmeyeyim diye seni.eşkalini veremiyordum dağılıyordum.tarif etsem sana aşık olmalarından korkuyordum! mabedimin başrolündeydin, sana tapınıyordum,beş vakit!
portmantoya asmıştın idamımı.kemiğin dili yoktu.anlatamıyordum.sek vodka gibi.renk körüydüm senin kızılını seçebiliyordum yalnızca.her yer sepya.hüzün kokuluydu.ben ümitle kırık hayallerime basmadan, ayaklarımın camdan kesiklerine tuz basıyordum.inanıyordum seni çok fazla seviyorum;ömrümün sonuna dek seni seveceğim demene..
cennetinin en fiyakalı yerlerini içiyordum,saçlarının kokusunu mesela..!
dudaklarının tadı ilk sevabımdı fani bedenimin yeryüzünde tattığı.aklımın defterlerini yazıyordum sondan başa.minik ellerinin haritası çıkmıştı avuçlarıma..
şimdi,her saniyemizi geçiriyorum kör gözlerimden.odama kapanıp günlerce ağladım.kan aktı kül aktı ama yaş akmadı.göz kapaklarıma tutunuyordun çünkü ilk yağmurda..!
tanrı korusun..
yalanların okyanusunda cam vazomdaki balıkları öldürüyordum.her gün ben açsam; onları fazla fazla doyuruyordum.şişip yüzeye çıktıklarında.bak bende senin bana yaptığını yapıyorum bende öldürüyorum sevdiğim canlıları diyordum! mutlu oluyordum ama senin kadar acımasız olamıyordum.dudaklarının sonsuza uzanacak mührü geliyor da aklıma.susuyorum.şuurum gidiyor.dileniyorum.direniyorum.her gece seni anıyorum, mumlar yakıyorum odamda..
hani öyle yapacaktık ya aşk..
ışıklar olmasın mumlar yeterdi hayalimiz..
hatta evi yakacaktık..
oysa şimdi, uçak kazasında kaybolmuşsun da geleceksin gibi her gece seni bekliyorum ve gelmeyeceğini anlayınca gecenin köründe..(arapça mırıldanıldığı saatler oluyor semt megafonlarından..)
bu zaman dilimi,bir yerimi kesiyorum.çentik atıyorum vücuduma.hapishanede gün sayıyorum gibi!
mahkumlar duvara, ben sana mahkum tenime..
ölümün korkusu değil, özlemini içiyorum kadehlerde..
gece tuttu beni kusacağım.ruhumun ıssız sensiz dumanlı makyajsız tiratını.uzatmaya gerek yok.ben sensiz yapamıyorum...
tutkunum..
kolum,dilim,dudağım,kalbim...
ruhum..
hep bir parçam eksik kalacak...
ÖDÇ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Mutlu değilsin sanki, hiç gülmüyorsun, diyorlar eski bir kürtaj hikayesi, diyorum içimdeki çocuğu aldılar!
-
Toprak kokuyorum bugün, biraz da börtü böcek. En zor zamanlarımda dizlerine yaslardım ya başımı, aynısını yaptım yine. Senle konuşmayı çok ...