Siz yoktunuz. Hiç olmamıştınız. Geçmeyen günler, bitmeyen geceler vardı o vakitler. Hüküm süren yalnızlıklar çağındaydık. Siz ansızın gelmeden önce. Dertler, sıkıntılar vardı. Amansız hastalıklar ve ölümler vardı. Siz yoktunuz lakin başka bir kimse de yoktu. Kapımızı çalacak bize umut aşılayacak.
İktidarlar vardı. Zorbalıklar, direnişler, hayaller. Aldatışlar vardı. Terk etmeler. Terk edilişler. Yalanlar vardı lakin siz yoktunuz. Siz zaten epeydir yoktunuz. Gelmezsiniz sandık ortalık dağınıktı. Ortalık, çorak bir çöle benziyordu. Bir tabak eksiktik, bir omuz yarım. Geceler geçmiyordu, saatler üvey evlatlarımızdı. Hangi şehirde, hangi evde, hangi tendeydiniz? Yokluğunuz kara hummaydı, muammaydı. Dahası yetişmezseniz ölebilirdik de!
Siz yoktunuz o sıra. Geceler hep üçtü.
14 Şubat 2016 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Mutlu değilsin sanki, hiç gülmüyorsun, diyorlar eski bir kürtaj hikayesi, diyorum içimdeki çocuğu aldılar!
-
Ürkek kapılardan geçerek, öldürdüğüm inançlarımı sorguluyorum bu gece... Vakit; gece yarası.. Cebindeki bozuklar gibiyim, durmadan harcan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder