29 Ocak 2016 Cuma

Flu hatıra

Aklının dehlizlerinde bazı anılar var ki silinmiyor. Gününü bekliyor. Canını ilk günkü gibi yakacağı günü. En mutlu anında yahut üzüntülüyken, canının sıkkın ve her şeyden bıkmış olduğunda. Flu hatıralar birdenbire net acılara dönüşüyor. Ve sen bunu kimseye anlatamıyorsun dahası içinde rendelenen bir yaşam ağrısı salına salına hafızanda dans ediyor.

23 Ocak 2016 Cumartesi

Kartanesi..

“Sen gülümsersin, şehir bembeyaz düşlerle kaplanır. Bu kenti, senin masumiyetine büründüğü zamanlar daha çok seviyorum kartanesi..”

Önder Deniz Çavuşlar


2001‘de yazmışım…

Bu yazıyı bir dolu hayal kırıklığı içindeyken yaşayıp yaşayamayacağımı bile bilmediğim gelecek bir zamana fırlatıyorum şimdi.

Sene 2001…

Biliyorum ki biri var uzak odalarda saklı, kendi zincirlerinden kurtulmamış yağmurlu ve soğuk gecelerde ve evcilik oyunlarının koynunda uyuyor. Kimsesiz rüyalar görüyor henüz. Biliyorum ona ulaşana dek kaderimi kendim düşleyeceğim. Kaderimin peşine düşeceğim. Biliyorum yol uzun, duraklar günahkar.

Gri Sayfalar'dan Şehre Keder Yağıyor değerlendirmesi

Gri Sayfalar adlı edebiyat sitesinden, Şehre Keder Yağıyor ve Önder Deniz Çavuşlar'a dair bir değerlendirme yazısı..


Şehre Keder Yağıyor'u temin etmek için...


Şehre Keder Yağıyor‬'u temin etmek isteyen dostlarımız için temin adresleri aşağıda yer almaktadır.

Kitabevleri: Tüm D&R mağazaları, Remzi, İnkılâp, Nezih, Mephisto, Megavizyon, Dost, Kitapsan, Arkadaş

İnternet; D&R, kitapyurdu, idefixe, pandora, ilknokta, babil, eganba
Saygılar..

Önder Deniz Çavuşlar

20 Ocak 2016 Çarşamba

Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki?

'Bundan yüz yıl sonra hemen hemen hiç birimiz olmayacağız. Yalanlar, kavgalar, küslükler, barışmalar, yanlış anlaşılmalar, dedikodular, eğlenceler, ağlayışlar, gülümseyişler sevişmeler ve ayrılıklar; hiç bir şey kalmayacak geride. Sanki “hatıra” denilen o sandığa kapatılmak üzere yaşıyoruz bu yaşamı. Alıp başımızı gittiğimizde bizi ne bekliyor? Bundan sonra bu serüven nereye gider, yollar nereye çıkar? Bilmiyoruz. Kalabalıklar arasında herkesin bir yere yetişme telaşı, onca koşuşturmanın sebebi biraz da bu olsa gerek..

Birilerine ve bir yerlere geç kalarak, o anı sandığına bir eksik parça daha bırakmak istemiyoruz. Ve yolun sonunda da bu yaşamda var olmuş insanoğlunun bir zamanlar söylediği o cümleye çıkıyor bütün duraklar:

“Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki? ”'
Bundan yüz yıl sonra hemen hemen hiç birimiz olmayacağız. Yalanlar, kavgalar, küslükler, barışmalar, yanlış anlaşılmalar, dedikodular, eğlenceler, ağlayışlar, gülümseyişler sevişmeler ve ayrılıklar; hiç bir şey kalmayacak geride. Sanki “hatıra” denilen o sandığa kapatılmak üzere yaşıyoruz bu yaşamı. Alıp başımızı gittiğimizde bizi ne bekliyor? Bundan sonra bu serüven nereye gider, yollar nereye çıkar? Bilmiyoruz. Kalabalıklar arasında herkesin bir yere yetişme telaşı, onca koşuşturmanın sebebi biraz da bu olsa gerek..

Birilerine ve bir yerlere geç kalarak, o anı sandığına bir eksik parça daha bırakmak istemiyoruz. Ve yolun sonunda da bu yaşamda var olmuş insanoğlunun bir zamanlar söylediği o cümleye çıkıyor bütün duraklar:

“Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki? ”

13 Ocak 2016 Çarşamba

2001‘de yazmışım..

....

Bu yazıyı bir dolu hayal kırıklığı içindeyken yaşayıp yaşayamayacağımı bile bilmediğim gelecek bir zamana fırlatıyorum şimdi.

Sene 2001...

Biliyorum ki biri var uzak odalarda saklı, kendi zincirlerinden kurtulmamış yağmurlu ve soğuk gecelerde ve evcilik oyunlarının koynunda uyuyor. Kimsesiz rüyalar görüyor henüz. Biliyorum ona ulaşana dek kaderimi kendim düşleyeceğim. Kaderimin peşine düşeceğim. Biliyorum yol uzun, duraklar günahkar.