31 Ocak 2013 Perşembe

ESEL


"Gün batımını seyrederken ayağımız altına çarşaf gibi seriliydi deniz. İçiyorduk hafiften. Bir şarkı mırıldanıyordu inceden uzakta. Nihaventti. Rüzgar usulca değdi tenine, dokundu saçlarına. Dudaklarının hiç bir günahı yoktu, hayatım boyunca gördüğüm en güzel sahne eksik kalmasındı. Öptüm usulca. Mevsim sendi."

ÖDÇ




"Kendime yaptığım en büyük haksızlık, seni sevmekti...."

ÖDÇ

yakında...



ESEL



"Sen gülümsedin
ve Tanrı bunun üzerine inşa etti yeryüzünü..."


ÖDÇ

yakında...


Esel


"Rüzgardın sen hafiften, baharı müjdeleyen. Belki de hayat, savrulup giden bir rüzgara tutunmaktı Esel, bu yüzden"

ÖDÇ

yakında...


24 Ocak 2013 Perşembe

22 Ocak 2013 Salı

ESEL


Bu hikayenin “Unutulanı” olmakla geçti saatler, günler, aylar, mevsimler.
Şimdi, rol çalıyorum senden.

Sıra, hiç bir zaman “Unutturmayan” olmaya geldi.

Yakında…



4 Ocak 2013 Cuma

Huzur İçinde Yat, Meleğim...


Toprak kokuyorum bugün, biraz da börtü böcek. En zor zamanlarımda dizlerine yaslardım ya başımı, aynısını yaptım yine. Senle konuşmayı çok özlemişim anne.

Sana her gelişim, şehirler arası yolculuklar gibi.
Yanına, masalına, masallar diyarına geliyorum.

Seninle konuşmayı, susmayı, gülümsemeyi, ağlamayı özlemişim. Kokunu ayrıca; çiçeklerin açmıştı görmeyeli değişmişsin. Keder dilimi hayatın kesikleriyle dikmiş sanırım, duaları unutmuşum. Sana ulaşmanın, haber yollamanın tek yolunu..

Kimliğimi yenilediğimiz günü anımsıyor musun...

Lise yıllarıydı, hani düğüne gider gibi briyantin sürmüş, süslenip püslenmiş, yeni aldığın gömleğimi giymiştim. Yeni yeni sakalım çıkıyordu, mahalledeki stüdyo tuğba tanıdıktı üç beş kuruş indirim yapar ümidiyle oraya gitmiştik...

Sen öğretmiştin, fiyat kırdırmayı, pazarlık yapmayı.

Geçenlerde kimliğimi yenilemeye gittiğimde anımsadım, çekindiğim resme baktım hafif seyrelmiş saçlar, kesilmekten bıkmış sakalım ve birkaç beyaz saç...

Kimliksiz yazıyordu suretimde. Acıdan kaybolduğum bunca yıl, bir türlü haber alamadım kendimden. O günün üzerinden milyonlarca yıl geçmiş gibiydi.

Daha birkaç yıl evvel ilgili kurumlar yaşamadığına dair evraklar istemişlerdi oysa. Çok yağmur vardı. Tek başımaydım. Hastane kapısı. Ben aynı dejavuyu yaşayıp duruyorum. Ne garip. Ve o gece doktorun beni yoğun bakıma çağırdığı vakitte, durdu saatler. Ne kolay söylemişti.

"-Anneni kaybettik" diye.

Şimdi kimse hatırlamıyor, ateş düştüğü yeri sürekli harlayarak yakıyor.Kıskandım ama seni, otobana çıkan deniz manzaralı yerdeydin, deniz kokuyordun.

Benden, bizden daha şanslı olduğunu düşündüm, içimde buruk bi sevinç. Hemen topraklarından bir tutam ceplerime doldurdum, çocukken bayramda doldurduğum şekerlerin heyecanı vardı üzerimde..

Simitlere martı atmak, sağanak güneşli havalarda yürümeye benziyordu...

Sen dolduruyordum bir parça !
Hatta çocukluğuma dönmek istedim. Oracıkta kenarında, kıyında yer aç yanına uzanayım demek geçti içimden. Bütün gün gök yüzünü seyrederdik, komşularınla tanıştırırdın....

Yıldızlardan en parlağını kim seçecek oynardık...

Ölenle ölünmüyor, çevrene bak annesiz, babasız ne çok insan var diyenlere bunu haber vermeliydim...

Beni duyuyordun biliyorum ama ben seni duyamıyordum, kulaklarıma çiviler sokasım geldi tıkandıysa açılsınlar istedim. Seni o günden sonra hiç duyamadım anne. Yolumu, yönümü, mutluluğumu, ben ne hata yapsam affedişini kaybettim...

Kimse bu hayatta, affetmiyor artık anne.

Hem sen öylece uzanmışken başucunda seni seyrettim. Mışıl mışıl uyuduğunu. Seni çok özledim demek istedim. Diyemedim. Sana baktım, göz göze gelir gibi olduk. Gelemedim.

Hatıralar geçti gözlerimden, Oğlum deyişinden. Sesin nasıldı. Anne. Sesin. Kokun. Zaman onca şeyi alıp götürüyor benden. Ama biliyor musun, gece yastığa başımı koyunca anılarımız geliyor aklıma. Onlar, belleğimdeki en güzel seyirlik anne.

Vasiyetini yerine getirmeye çalışıyorum bense. Hala getiremedim. "Adam ol herkes görsün, çok başarılı olacaksın ben eminim oğlum."

Beni bilirsin. Senelerce gururu musluk gibi kanamakta olan bir adamdım. Ama inatçıyım. Senin oğlunum. Pes etmem. Etmeyeceğim.

Hem, az kaldı değil mi anne kavuşmamıza...

Gerçi, benim günahkar ruhumla, seni bir daha görebilme ihtimalim bu yalan dünyadan bakınca, imkansız görünüyor.

Olur da, bir daha karşılaşırsak, yüzümü eğmeden duracağım karşında. Bak, diyeceğim, kimse inanmazken, sen inanmıştın, herkes terk ederken, sen yanımdaydın.

Tuttum, ölmek pahasına olsa da.
Sözümü tuttum anne.

05.01.09
4.Senen. Huzur İçinde Yat Meleğim.

ÖDÇ

2 Ocak 2013 Çarşamba

Masallar, Hikayeler, Şarkılar


Bak güzelim!
İtiraz yok.
Önce anlaşalım.

Sen Bond Kızıydın bu masalda. Mısır Çarşısı çıkışında bombalanan bedenime, hiç bir aktarcı dükkanında bulunmayan merhemdin, iffettin. Engin su çağlayanlarında, nadir berrak, duru, yaşam kaynağıydın.

Sen Külkedisiydin bu masalda. Cadde cadde, "hayat boyu sürer sandığımız" uzun yola ayakkabılarını ters giyip çıkmış bal kabağıydım ben olsa olsa. Yol uzundu. Topuklarımdan ihanete uğradım. Bir arşın kaç nargileydi, tophane kafeteryasında.

Sen Pamuk Prensestin bu masalda. Gelişin mucizeydi. Yazarın etkisi, büyünün ve alçak prensin unutkanlığı birazda. Yedi cücelerden asabi olanıydım ben . Aramızda bir kaç metre boy değil, kulvar farkı vardı, hem masallar uğramamıştı bizim ormana.

Sen Heidi idin bu masalda. Annen baban yoktu. Deden büyütmüştü seni de. Ben küçük çoban Peter olamadım o dağlarda, kırlarda. Cennet gibiydi oralar.  İlla sende ol bişi diyorsan, ben kurttum , sizi mutlu günlerinizden eden, sürüye saldıran. Yolunuza taş koyan. Seni ağlatan.

Sen Belgin Doruktun bu masalda. Ben fakir ama gururlu hemide yakışıklı şöför Ayhan Işık'ın baş parmağı bile değildim, anla. Önder Somer, Hüseyin Baradan ya da Bilal İnci, Kazım Kartal'dım hatta.

Daha yakın, anlaşılır bişi söyliyeyim.
Sen Cemreydin de be güzelim Kuzey olamadım asla. Sürekli hırs yaptım, yenildim. Gözümü seni kaybetmek bürüdü. Düştükçe duramadım. Güneye , uçuruma doğruydum bizim hikayemizin pusulasında.

İşin aslı güzelim.
Sen rüyaydın bu masalda. Ben acı gerçeklerdim. Müslüm Gürses'in notalarında. Hayat beni savurdukça savururken, seni yeni masallara benden koparırcasına götürdü ilk rüzgarda.

Şimdi, bir şarkı çınlıyor. Odamın işitme organlarında.
Canın sağolsun be güzelim.

Dertler olmuş bende çoktan derya.

ÖDÇ