5 Ocak 2010 Salı

yeteneksiz bay ripley

tam bir yıl evvel kendi ellerimle, morga koymuştum,seni..
soğuktu oralar..

ben bile üşümüştüm,kirli ruhumla....

ve sen serüvenine ilk o gün başladın,tam bir yıl olmuş dün.cennetti değil mi gittiğin yerin adı.hani ırmaklar... şelaleler,masmavi gökyüzü,hani masallar ülkesi....

senden sonra toparlayamadım ben..öldüğün gece yıkandım alkolle ,cenazende sarhoştum.gözüm görmedi hiç bir gerçeği.başın sağ olsuncular kovdum.adli bir vakaydım zaten.meziyetli bir hayal kırıklığı.kaç kez intiharı denedim.? kim bilir...

yeteneksiz bay ripleyim ben, çok acil bir kanamayım!

seni çok üzdüm çok bayıldın benim kanlı gömleğime.hani sırtımı deldikleri o gün, fenalık geçirdin ve hastalığın başladı.başının eti yedim ağrılarımla.sustum ve sadece kustum.düzelmeyeceğini söylediler doktorlar ve ömrünün kalmadığını...

ben ne yaptım?

yalancısınız dedim hastaneyi birbirine katarak.yanına gelince gülümseyerek.baharlar gelecek dedim, masmavi gökyüzünü göreceksin.biz daha nerelere gideceğiz.en sevdiğim yemeği yapacaksın daha..

ama içim kan ağlardı.yalandan da olsa sana bunu söylerken....
şimdi meleğim yeryüzünde,kimseye inancım kalmadı imkansız oldum...

sen giderken ben, kestim bileklerimi...
ölmedim,ölürsem yanına gidemezdim..boşluğa sıkışır kalırdım ve yüzünü göstermezlerdi bana...

hala morgun kokusu ciğerlerimde ve gece dörtte o doktorun beni çağırdığı saatte, yoğun bakıma hala onu tenneffüs ediyorum..

kurtaramadık...
siz neyi kurtarırsınız ki ?

yalnızlığımı...
sensizliğimi...

maalesef yeteneksizliğinizle kandırmışsınız hipokratı!

ÖDÇ